Garanti BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finans Müdürü Emre Hatem, Güriş tarafından 10 Haziran’da düzenlenen “Güriş Energy Talks” başlıklı webinar’da enerji piyasasının gündemindeki konulara ilişkin önemli değerlendirmeler yaptı.
Enerji IQ, Garanti BBVA Yatırım Bankacılığı ve Finans Müdürü Emre Hatem’in dikkat çeken değerlendirmelerini derledi:
- Yenilenebilir enerjide son 10 yılda toplam 50 milyar USD civarında yatırım yapıldı ve bu miktar enerji sektörüne yapılan toplam yatırımların %55’ine denk geliyor. Bu yatırımlara, çoğu Türk bankaları tarafından 35 milyar USD finansman sağlandı. 2012 yılında 12 GW olan yenilenebilir enerjiye dayalı kurulu güç, 2020 yılında 45 GW’a yükselerek toplam kurulu gücün yarısına ulaştı. Elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payı ise %30 seviyesini geçti. Bu yılın ilk 5 ayında ise bu oran %52’ye ulaştı.
- YEKDEM, enerji piyasasında gelmiş geçmiş en başarılı alım garantisidir. Biz banka olarak bildiğiniz gibi gelecek 10-15 yıla dönük fiyat projeksiyonları ve simülasyonlar yapıyoruz. Bu modelimizle “YEKDEM olmasaydı ne olurdu?” sorusuna cevap aradık. Eğer YEKDEM olmasaydı, rüzgar, güneş ve hidroelektrik santrallerinin çok az bir kısmı yapılabilecekti. Bunların yerine kömürlü ve doğalgazlı termik santraller yapılacaktı. Biz de çalışan YEKDEM santrallerini modelimizden çıkartarak yerlerine kömür ve doğalgazlı santraller koyduk ve simülasyon yaptık. Modelimize göre YEKDEM olmasaydı, spot elektrik fiyatları bugün yaklaşık 1.5 $c/kWh daha yüksek olurdu. Yani son 12 ayda ortalama 4.6 $c/kWh olan spot elektrik fiyatı, bugün 6 $c/kWh’ın üzerinde olacaktı.
- EPDK verilerini USD kuruna çevirdiğimizde, tüketiciler tarafından 2018 – 2019 yıllarında YEKDEM için 4.5 milyar USD civarında bir ödeme -sübvansiyon- yapılmış olduğu görülüyor. Bir bakış açısına göre buna “tüketicilerin cebinden 4.5 milyar USD harcanmış” denilebilir. Fakat bir de şöyle bakmak lazım; eğer YEKDEM olmasaydı fiyat ne olurdu, ne kadar bir maliyet oluşurdu? Bizim hesaplamalarımıza göre oluşacak +1.5 $c/kWh fiyat farkından kaynaklı 7 milyar USD ek maliyet çıkacaktı. Ayrıca, yenilenebilir santraller yerine inşa edilmesi gerekecek doğalgaz santralleri için de yıllık 3 milyar dolar civarında ek doğalgaz ithalatı yapılması gerekecekti. Aslına bu açıdan bakıldığında YEKDEM, son iki yılda net olarak tüketicinin elektrik faturasını 2.5 milyar USD düşürdü. Dolayısıyla biz YEKDEM’in ülke açısından da faydalı olduğunu düşünüyoruz ve devam etmesi gerektiğine inanıyoruz.
- Bazı ülkeler pandemi nedeniyle devam eden yatırımlara kolaylıklar getirdi ve yatırımların tamamlanma sürelerini uzattılar. Örneğin İspanya süre uzatımına gitti, Avusturya pandemi gerekçesiyle bir yasa çıkartarak, rüzgar santrallerinin yatırımlarını 5 aylık bir süreyle erteledi. Amerika’da da benzer düzenlemeler var. Biz de banka olarak izinlerini belirli bir seviyeye getirmiş, yatırımları bir aşamaya gelmiş projelere makul süre uzatımı verilmesinin doğru olacağını düşünüyoruz. Aralık 2020 tarihini yakalayamayacak bazı projeler var, bunların mağdur olmaması çok önemli.
- Elektrik fiyatlarını birebir öngörebilmek çok zor… Çünkü çok fazla değişken var. Proje finansmanında en öneli konu fiyatken, bankaların fiyat riskini alıp projeleri finanse etmesi çok zor. Bankalar, alım garantisi olmayan termik santralleri – özellikle de doğalgaz santrallerini- finanse ederek bu riski geçmişte bir miktar aldılar. Çünkü konjonktür farklıydı ve likidite bolluğu vardı. Bildiğiniz gibi bu şekilde finanse edilen santrallerin bir kısmı şu anda yapılandırmaya girdiler. Hal böyleyken, yani bankalar geçmişte fiyat riski alarak büyük zararlar etmişken, kalkıp bir daha bu hatayı yapmak anlamlı değil. Dolayısıyla biz “bir çıpa fiyat olsun” diyoruz. Fiyat “şu olsun” veya “şu anki spot fiyatın üzerinde olsun” demiyoruz. Fiyat düşük de olabilir. YEKDEM de ilk çıktığında düşüktü ama kullanıldı. Biz sabit olan bir fiyat öngörüsü olsun istiyoruz.
- En büyük soru, alım garantisinin hangi para birimi cinsinden olacağı yönünde… Türk lirası, Euro ve USD bağlamında bakarsak, en önemli konu faiz oranları. Yani bu para birimlerinin faiz oranları nedir, buna bakmak lazım. Bugün Türkiye’nin 10 yıllık devlet tahvillerinin getirisi TL cinsinden %12.2 civarında. Yani Türkiye Cumhuriyeti devletinin Hazinesi’nin 10 yılda borçlanabileceği maliyet, şu anda %12-13 arasında. Hazine’nin USD’de borçlanma maliyeti ise bugün %6, Euro’da %5… Dolayısıyla en yüksek maliyet TL’de. Eğer TL fiyat olursa, bu borçlanma maliyeti otomatik olarak YEKDEM fiyatına eklenecek. Çünkü proje finansmanları, bu faiz oranları baz alınarak yapılacak. Bugünkü konjonktürde TL bazlı YEKDEM, yabancı para birimli YEKDEM’e göre daha pahalı olur. Yani daha yüksek bir çıpa fiyatla başlamanız gerekir.
- YEKDEM’de fiyat, faiz oranlarına matematiksel olarak bakıldığında en düşük faiz oranını veren Euro olsun ve süre de 15 yıla uzasın görüşündeyiz. Nakit akışını 15 yıla yaydığımız zaman, verilecek alım garantisi de azalır.
- Eğer YEKDEM’in TL olarak devam etmesine karar verilirse, endekslemenin şu şekilde olması gerektiğini düşünüyoruz: iki opsiyonumuz var. Birincisi geçen yıl uygulamaya konulan yerli kömür yakıtlı termik santral projelerine verilen endeksleme. Bu modelde %50 oranında TÜFE-ÜFE, kalan %50 de döviz kuruna bağlı bir endeksleme var. Ama minimum (5 $c/kWh) ve maksimum minimum (5.5 $c/kWh) dolar bazlı taban ve tavan fiyatlar var. Bu bence çok güzel bir mekanizma. Rakamlar farklı olabilir ama mekanizmayı alarak YEKDEM’e uygulayabiliriz. Banka olarak ikinci tercihimiz ise TLREF (TL Gecelik Referans Faiz Oranı) endeksli model olur. TLREF bizce şeffaf ve iyi çalışan bir mekanizma. TLREF, hacmi arttıkça uzun vadeli hedge’lerin ve swap’ların yapılabileceği bir yere gelecek. Endeksleme TLREF üzerine yapılabilir.